Sincan ilçesi Fevzi Çakmak Mahallesi’nde 4’üncü Cadde’de 23 Temmuz’da sınıf arkadaşının oturduğu apartmana giden Beren Su Bolat, arkadaşı ile birlikte 5 ve 6’ncı katlar ortasında duran asansörde mahsur kaldı. İtfaiye vazifelilerinin çalışması sırasında Beren Su, asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybederken, arkadaşı kurtarıldı. Açılan soruşturma kapsamında itfaiye şefi Ercan Yıldız, itfaiye erleri Bayram Babatürk, Buğra Yalabık tutuklandı. Beren Su’nun vefatıyla ilgili iddianame hazırlandı. İddianamede, kuşkulu 3 itfaiyecinin kanun ve yönetmelikle düzenlenen kurtarma faaliyetlerine uygun olmayacak formda işlerini icra ettikleri, asansörü inançlı kat denilen alana indirmedikleri, asansöre ana kumanda merkezinden müdahalede bulunmaksızın asansörün 5 ile 6’ncı kat ortasında kaldığı haliyle asansörün kapısını açarak kurtarmayı yaparken, Beren Su Bolat’ın 5’inci kat boşluğundan tabana düşmesi sonucu olay yerinde hayatını kaybettiği belirtildi.
İddianamede kazanın alınacak güvenlik önlemleri, dikkatli ve ihtimamlı davranış ile önlenebilecek olduğu, kaçınılmazlık prensibinin kelam konusu olmadığı, asansörün bozulma hadisesinin tehlikeli bir durum olduğu, kuşkulu itfaiye vazifelilerinin ise kurtarma faaliyetinde gerekli önlemleri almayarak tehlikeli durumu denetim altına almadan, tehlikeli davranış sergileyerek kazayı önlemek yerine kazaya sebebiyet verdikleri belirtildi. Bu haliyle şüphelilerin hareket yoğunlukları prestijiyle şuurlu taksir ile hareket ettiklerinin kabulü gerektiğine dikkat çekildi.
‘BU TAKIMDA 2’NCİ GÜNÜMDÜ’
İddianamede itfaiye vazifelilerinin sözlerine de yer verildi. İtfaiye eri Buğra Yalabık, olağanda çalıştığı grubun bu takım olmadığını belirterek, “Ben süreksiz olarak işçi gereksiniminden ötürü burada görevlendirildim. Şimdi daha 2’nci günümdü, bu olay da bizim kurtarma faaliyeti kapsamında uygun bir kurtarma faaliyeti değildir. Olağan kaidelerde elektrik kesilerek asansörün makine dairesinin bulunduğu yerden manuel müdahale tekniğiyle asansör inançlı kat dediğimiz yere indirilir ve bu biçimde kurtarma faaliyeti devam ettirilir. Lakin hem mesleksel deneyim hem de rütbe gereği ben buyruk eriyim. Bu faaliyet kapsamında buyruk komuta itfaiye çavuşunda idi. O ne derse o biçimde hareket ettik. Bu olaya müdahale ederken bu halde bir kurtarma faaliyeti icra etmedik” dedi.
‘ASANSÖR EĞİTİMİM YOKTUR’
İtfaiye şefi Ercan Yıldız, medyaya yansıyan ve kurtarma çalışması sırasında çekilen fotoğrafta elinde su matarası olduğu istikametindeki bilginin yanlışsız olmadığını söyleyerek, “Elimdeki muhakkak su matarası değildi. Bizim itfaiye aracımızda bulunan içerisinde asansör anahtarları olan kutudur. Bu stil asansörde mahsur kalma olaylarında halat yahut bir gibisi alet ya da edevat kullanmıyoruz. Buna ait ne aracımızda ne de envanterimizde rastgele bir eşya yoktur. Biz kurtarma faaliyetine ait vakit zaman eğitim de almaktayız. Lakin benim asansör eğitimim yoktur. Olayın meydana geldiği anda ot yangınına müdahale ediyorduk. Anons gelmesi üzerine olay yerine geçtik. Öbür 2 arkadaşım Bayram ile Buğra’nın asansör eğitimi vardır. Buna ait sertifika olur. Benim sertifikamın olmaması olaya müdahale etmeyeceğim manasına gelmez. Daha evvel de birçok kere asansör kurtarma faaliyetinde bulundum” sözlerini kullandı.
‘OLASI KASTLA ÖLDÜRME SAYILABİLİR’
Beren Su Polat’ın avukatı Ali Yüksel Özmen, Beren Su Polat evrakında sanık itfaiyecilerin kendilerini ellerinde termos olmadığı biçiminde savunduklarını belirterek, “Ellerinde termos olup olmaması kıymetli değil. Eksper raporunda da belirtildiği üzere ellerinde hala maymuncuk ile duruyorlar. Halbuki bu türlü itina gerektiren bir işte çalışan insanların, ellerinin boş olması gerektiğini, ellerindeki aleti bir yere bırakıp boş elleri ile çalışmaları gerektiğini bilmeleri gerekir. Kaldı ki olağanda 6’ncı kattan giriş yapmaları gerektiği halde 5’inci kattan giriş yapıyorlar. Tekrar şahit tabirleri ile de sabit ki, bu çok vahim bir kusur, küçük çocuğa ‘kendini bırak’ diyorlar ve tutmuyorlar. Zati bu nedenlerle savcılık makamı da itfaiyecilerin bu yanlışlarını şuurlu taksir saydı. Kaldı ki bu bile kâfi değil. Muhtemel kastla öldürme sayılabilir. Şu an tutuklular. Biz küçük bir çocuğun bu halde vefatına sebep olan sanıkların tutuklu yargılanmasını talep edeceğiz. Sonuna kadar bu işin takipçisi olacağız. İnsanlarımız bu tıp olaylarla ölmesin istiyoruz” dedi.