Yalova’da yaşayan 58 yaşındaki Hülya Öztürk’ün, 2003 yılında sol yumurtalığından kavun büyüklüğünde bir kitle çıkarıldı. Ameliyattan sonra doktor fobisi oluşan Öztürk, yaklaşık 10 yıl evvel şikayetleri tekrar başladığı halde denetime gitmedi. Üzerine pandemi de eklenince hastanelerden büsbütün uzaklaşan Öztürk’ün kilosu, bu süreçte 170 kiloya kadar ulaştı. Artık yürüyemez hale gelen bir çocuk annesi bayan, oğlu ve gelininin de ısrarıyla, Yalova’daki tanıdıklarının tavsiyesi üzerine Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. İlyas Şahin’e başvurdu. Dr. Şahin, muayene sırasında gördüğü görüntü karşısından şoke oldu. Öztürk’ün tüm karın içini kaplayan, bağırsaklarını sıkıştıran, karından geçen ana aort damarı için tehlike oluşturan ve böbreklerini adeta dümdüz eden dev bir yumurtalık kitlesi belirlendi. Çalıştığı hastanenin Bayan Doğum Uzmanı Opr. Dr. Emel Küçük ile hastayı kıymetlendiren Dr. Şahin, böylesine kritik bir ameliyatı kanser cerrahisinde uzmanlaşmış bir doktorla yapmaları gerektiğine karar verdi.
İSTANBUL’DAKİ KANSER CERRAHINA HABER VERİLDİ
İstanbul’dan Yalova’ya giden Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Taylan Şenol, meslektaşı Dr. Emel Küçük ve Genel Cerrahi Uzmanı Dr. İlyas Şahin ile birlikte bu sıkıntı ameliyata girdi ve Öztürk’ün karnından tam 23 kilo yükünde dev bir yumurtalık tümörü çıkarıldı. Yıllardır bu kitleyle yaşamasına mucize olarak bakılan Hülya Öztürk ise, “Bitmiş bir umudu yine canlandırdı hekimlerim. Sahiden de İlyas Hoca’nın dediği üzere, artık özgürlüğüme kavuştum. Kendi başıma oturup kalkabiliyorum.Benim için mucize, tabiplerimiz da bir mucize” diye konuştu.
PATATES ÇUVALI BÜYÜKLÜĞÜNDE TÜMÖR
Prof. Dr. Taylan Şenol, “Hasta bana doktor arkadaşlarım tarafından refere edilen bir hastaydı. Dev bir kitleden bahsettiler. Hastaneye geldiğimde ve dev kitleyi gördüğümde hakikaten çok şaşırdım. Yumurtalık ya da rahim kaynaklı bir tümör olabileceğini kestirim ediyorduk fakat net olarak da bilmiyorduk. Ameliyat sırasında çıkan kitleyi gördüğümüzde hakikaten çok şaşırdık. Adeta 25 kiloluk patates çuvalı büyüklüğünde, etrafındaki bağırsaklara ve öbür yapılara yapışmış, büyük bir kitleydi. Daima birlikte kitleyi çıkardık ve hastayı artık tekrar yürüyebilir hale getirdik” dedi.
Yumurtalık kitlelerinin sıklıkla berbat huylu olduğunu ve ekseriyetle de 5-10 santim üzere boyutlara ulaştığında başka organlara sıçrama yaptığını anlatan Prof. Dr. Şenol, “Hastamızın 70-80 santimlik bir kitleye sahip olması ve bu kitlenin başka organlara sıçrama olmaması, sahiden şaşırtan ve mucizevi birşey. Genel olarak kitlelerin bu boyuta ulaşmadığını görüyoruz. 23 kiloluk devasa bir kitle sahiden az görülür bir kitle, değişik ve ender bir vaka” diye konuştu.
“DİĞER ORGANLARA SIÇRAMAMIŞ OLMASI MUCİZE”
Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şenol, yumurtalık tümörlerinin sıklıkla 50 yaş sonrasında görüldüğünü belirterek şu ihtarlarda bulundu:
“Genellikle doğurmamış, emzirmemiş bayanlarda daha sık görüyoruz. 5 santimden bu hastamızda olduğu üzere 70-80 santim kadara kadar ulaşabiliyor. Hastalarımızın yüzde 75’i evre 3-4’de karşımıza çıkıyor. İleri evre olması, büyük bir tümöre sahip olmasına karşın bu hastamızda metastaz yapmamış olması bizim açımızdan memnunluk verici. Herkes ne yazık ki bu kadar şanslı olamayabiliyor. O yüzden de bu tümörlerin mümkünse daha küçük boyutlarda yakalanması gerekiyor. Burada hastalarımıza düşen birincil misyon ise doktora gelmek.Özellikle karın şişliği, hazımsızlık üzere sorunları fark ettiklerinde doktor gelirse biz de muayenede kitleyi tespit ettiğimizde, daha küçük boyutlarda ameliyat yapabilir ve hastamızı iyileştirebiliyoruz. Yumurtalık kanserinin tedavisi iki evreden oluşuyor. Birinci etap cerrahi, ikincisi medikal onkoloji. Medikal onkolojide ise klasik kemoterapi ve artık hastada tespit edilen gen hasarlarına yönelik kullanılan akıllı ilaçlar sözkonusu. Akıllı ilaçlarla, kemoterapi ve cerrahiyle evvelden elde edemediğimiz hasta sağ kalımlarını yakalayabiliyoruz.”
“30 YILLIK CERRAHIM HAYRETLER İÇİNDE KALDIM”
Hülya Öztürk’ün Haziran ayında kendilerine başvurduğunda karnında büyük bir şişkinlik, hareketlerinde önemli manada kısıtlılık, nefes darlığı üzere şikayetleri olduğunu söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. İlyas Şahin, “Geldiğinde şikayetlerinin doğal ki jinekolojik olduğunu bilmiyordu. Takiben ayırıcı teşhisini koyduk. 30 yıllık genel cerrahım, meslek hayatım boyunca bu türlü dev bir kitle görmedim. Hülya Hanım 20 yıldır hiçbir tabibe başvurmamış. Vakit içerisinde karnındaki şişlik artmış. Artık nefes alamıyor, hareket edemiyor, yatağa bağımlı hale gelince bize başvurdu. Tabip olarak hayretler içinde kaldım. Alışılmış ki çok önemli bağırsak yapışıklıkları olabilir, çok önemli damar tutulumları olabilirdi. Jinekolog arkadaşlarla birlikte değerlendirdik. Allah’tan venöz emboli (pıhtı) yapmamış. Mesela bu kadar dev bir kitle tekrar üreterlere (idrar yolu) basmamış, böbrek ve karaciğer işlevlerini bozmamış. Doğal ki çok büyük bir şans Hülya Hanım için bunlar” diye konuştu. Bayan Doğum Uzmanı Opr. Dr. Emel Küçük ise Hülya Öztürk’ü birinci defa hastanede serviste yatarken gördüğünü ve kendisinin de meslek hayatında gördüğü en büyük kitleyle karşılaştığını söyledi. Dr. Küçük, “Karnın içini büsbütün kaplayan, hareket etmesine mani olan, sırt üstü yatamayacak biçimde karnının tamamını kaplamış dev bir kitle vardı. Sonrasında yaptığımız tetkiklerde bunun yumurtalık kaynaklı dev bir kitle olduğunu anladık ve Hülya Hanım bize güvendi” dedi.
“BENİM İÇİN MUCİZE”
İlk kere 2003’de geçirdiği ameliyat sonrası oluşan doktor fobisi nedeniyle yıllarca muayene olmayan ve artık yerinden hareket edemez ve ağrıları dayanılmaz haldeyken, tanıdıklarının tavsiyesiyle Opr. Dr. İlyas Şahin’e gidip bu büyük fobisini yendiğini anlatan Hülya Öztürk, yaşadıklarını şu cümlelerle söz etti:
“Sol yumurtalığımda küçük bir kavun kadar kitleyle birlikte yumurtalığım alındı. 2003 yılında şikayetlerim tekrar başladı. Aslında rahatsızlıklarım olmasına karşın daima bir mazeret buldum. Küçük yaşta babamı, ondan sonra da annemi kaybettim. Kardeşlerimi ben büyüttüm. Annem 60 yaşında ölmüştü. Ben de gelmişim 58 yaşıma, bundan sonrası için hani ‘Ağaca çıksam pabucum yerde kalmaz’ denir ya. 3-4 gün koma haline geldim çok ağrı çektim. Bitmiş bir umudu tekrar canlandırdı hekimlerim. Sahiden de İlyas Hoca’nın dediği üzere, artık özgürlüğüme kavuştum. Kendi başıma oturup kalkabiliyorum. O denli bir noktaya gelmiştim ki koltuktan kalkarken bile eşim kaldırıyordu beni. Çok hoş bir takım oluştu ameliyatım için. Fotoğraflara bakarken bile onların ortasındaki bütünlüğü görebildim. Hastaneye geldiğimde 170 kilo civarındaydım. Artık 135 kiloyum. Benim için mucize, tabiplerimiz da bir mucize.”